Yaşar Safkan

Her konuda yazılar...

  • Ağırından
  • Hafifinden
  • Kısa Kısa
  • Google
  • Teknik
    • Programlama Taosu
  • Trafik
    • Park Başarıları
  • Üniversite
  • Link
Buradasınız : Ana Sayfa / Blog / Bisiklet Hikayesi

Bisiklet Hikayesi

28/06/2008 By Yaşar Safkan Yorum yapın

“Sınıfını geçersen sana bisiklet alırım…”

Nice çocukları dolduruşa getirmek için söylenmiş bir cümledir. Ne kadar işe yaradığını bilemeyeceğim ama, sonucunda alınan bisikletler olduğu kesin.

Bana da bir bisiklet aldılar. Sekiz yaşımdaydım zannediyorum. (Sınıf geçme olayından değil, o kapıdan fazla ekmek yiyemedik hayatta!) Birinin gazına mı geldiler, yedi beden büyük aldılar bisikleti. Seneye de binersin değil, bununla askere gidersin hesabı. Biskletin tepesine tırmandığımda (buna tam olarak binmek denemez) bırakın ayalarımın yere değmesini, pedal aşağıdayken ayağımın ucu bile değmiyordu.

Nasıl bindim o bisiklete? Yardımcı tekerlekler vardır ya hani… Dört tekerlekli bisiklet olarak kullandım onu ancak. Yardımcı tekerlekler asla sökülmedi. Bisikletle beraber, benim bisiklet kariyerim de emekliye ayrıldı.

Senelerce civarından geçmedim bisikletin sonra. Pek fırsat da olmadı, olduysa da cesaret olmadı. Arada öğrenme engeli olunca…

Geçen ay, Mountain View’daydım, California’da. Günlerin birinde, “SRE Crawl” dedikleri eğlence-parti vardı… Olay çok duraklı parti… İkişer saat aralarla, oradan oraya gidilerek (mekanlar Google binaları) eğleniliyor. Her birinde ayrı bir atraksiyon var.

Sabah on birde başlayacaktı mesele. Çıktık ofisten. Bir Google binasına gidilecek, ama tam yerini bilmiyoruz. Göz aşinalığı olan bir gruba denk geldik. Onlar da oraya gidiyorlarmış. Onların peşine takıldık.

Arada şunu eklemek lazım: Mountain View’da, kampüs içinde oradan oraya gitmek için “Google bike” dedikleri bisikletler var, bol miktarda. Oradan alıp öbür tarafa bırakılıyor.

Elemanlar yürüyeceklerine (şerefsizler!) otoparka inip bisiklet almaya karar verdiler. İndik… Ben dedim ki: “Kötü haber şu; ben bisiklete binmeyi bilmiyorum…” Bizim takım lideri John dedi ki, “kolaydır, al bi tane!” Olur mu canım öyle şey! Kolaymış. Ama, buna rağmen aldım bir tane…

Aldın almaya da, nereye gidiyorsun sen? Bisikletin üzerinde yaklaşık iki buçuk saniye durabiliyorum. Hızlı inip-binme şeklinde sürüyor olay, benim toplamda pek bir yere gidebildiğim yok. Otoparktan çıktık ite kaka. Hani yürüsem daha hızlı olacak. Yola çıktık. Artık dönüşü de kalmadı meselenin, bisikleti yolun ortasında bıraksam da olmayacak. İnip-binmeye devam…

Yokuş yukarı bir yere geldik ki, oy anam anam. Sanıyorum yirmi beş metre mesafede yüz yirmi beş kere indim bindim! Daha bir şey olduğu yok.

Elemanlar da iyi çocuklar, beni bekliyorlar. Arada teorik bilgi verenler var, “hızlı giderken daha stabil olur” falan diye. Yahu ben fizikçiyim, teorik problemim yok! Pratik eksiğim var! Hızlı gitmeye cesaretim var mı bakalım…

Neyse, her yokuşun bir inişi var. Bu yokuş da bitti. İnişe geldik. Orada, pedal çevirmeden hareket ediyor ya bisiklet… Biraz debelendikten sonra, köşeye kadar kırk metre düşmeden gitmeyi becerdim! Vay be…

Köşe, zaten anayolun köşesi. Oradan haydi yallah, yolun geri kalanını elemanlarla beraber gittim. Tamam, fena halde korkuyorum ve inanılmaz beyin gücü harcıyorum ama, gidiyorum yahu bisikletin üzerinde!

Bütün bu anlattığım mesele, toplam on dakika. Otuz beş yaşımda, on dakikada bisiklete binmeyi öğrendim yani. Hedefe vardığımızda, elim titremeden bardak tutamayacak kadar yorgundum öte yandan. Yarım saat kadar oturup dinlendim de ancak kendime geldim.

Eh, mayayı tutturduk ya, peşini bırakmak yok. Ertesi gün öğlen, otoparka indim gene. Aldım bir bisiklet. Otoparkın içinde turladım önce yirmi dakika kadar. Güvenlik görevlisi arkadaşlar bir garip bakıyor… Durum garip tabi, hayvan kadar bir herif, bisikletle otoparkın içinde dönüp duruyor, bir yere gittiği falan da yok. Tabii, Google kimliği falan tamam, buna karşı bir kural da yok, o yüzden diyecek bir şeyleri yok. Sonra, otoparktan çıktım. Binaların etrafında da bir kırk dakika turladım.

Sonra tabii, Dublin’e döndük. Bir saat on beş dakikayla bisiklete ne kadar binilirse o kadar binebiliyorum. Ama peşini bırakmak gene yok… Kafaya koyduk artık.

Geçen hafta, gittim, kendime bir bisiklet aldım. Geçecek sınıf kalmadığından, daha fazla beklemekte bir anlam göremedim, aldım! Dublin, genelde düz ayak, bisiklet yolu da var pek çok yerde. Akşamları bir-iki saat bisikletle dolanıyorum şimdi ortada. Olayda ustalaşana kadar devam…

Ha, kask da aldım kendime… Komik duruyor ama, mühim şeyleri sağlama almak lazım!

Gideyim de bisikletle bir turlayayım bari!

VN:F [1.9.13_1145]
please wait...
Rating: 4.0/5 (6 votes cast)
Bisiklet Hikayesi, 4.0 out of 5 based on 6 ratings
4 I like This

Bunu paylaş:

  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Arkadaşınıza e-posta ile bağlantı göndermek için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

İlgili

Kategori:Blog

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Arama

Popüler Yazılar

  • Güneşin Altında Her Şey Boş
  • Agile: Türk Kaşığıyla Amerikan Çikolatası
  • Kitaplar, Kitaplar, Kitaplar...

Beni takip etmek için

  • Email
  • LinkedIn
  • Medium
  • Twitter
  • YouTube

Son çıkanlar

  • Kitaplar, Kitaplar, Kitaplar… 16/07/2021
  • İnsana İnsan Emanet Etmek 23/04/2021
  • Planlama, Proje Yönetimi, Risk Yönetimi 23/04/2021
  • Kafamdaki Bölmeler 23/04/2021
  • “Zor” Merakı 17/04/2021

Son yorumlar

  • Yazılım yazılsa yazılsa kaç saat yazılır? için Emir
  • CV Nasıl Yazılır? Nasıl Yazılmaz? için Bahar
  • Kafamdaki Bölmeler için paslanmaz çelik evye bataryası
  • 8401 Makinayı Nasıl Kapattım? için Salih
  • 8401 Makinayı Nasıl Kapattım? için Tolga

En çok ziyaret edilenler

  • CV Nasıl Yazılır? Nasıl Yazılmaz? Ne belalı iştir şu CV yazmak. Özellikle ilkini. Yalnız, nedense… (73.217)
  • Neden Türkiye’de Hasan Beyin Takımı Olur Da,… Böyle yazı başlığı mı olur? Başlıkları vurucu yapınca daha çok… (12.515)
  • Maliyet Hesabı Maliyet hesabı... Düşündünüz mü hiç, ne kadar önemli bir meseledir… (9.168)
  • Yazılım Kariyerinin Başındakilere Ukalalıklar… İlk defa Google'da duyduğum bir laf var: "Haklıysan ukalalık değildir."… (8.841)
  • 8401 Makinayı Nasıl Kapattım? Artık on yılı geçti, ama Google hikayeleri askerlik hikayeleri gibi… (6.427)
  • Başlatmayın Erken Kalkmanızdan! Gördüğünüz yazı başlığı, ilk düşündüğüm başlığın, üç kademe efendileştirilmiş hali.… (6.150)
  • Agile: Türk Kaşığıyla Amerikan Çikolatası Doğru, onun aslı çikolata değil. Hem çikolata kaşıkla yenmez. Nutella… (6.093)
  • Meslek Seçimi Hikayesi "Meslek sahibi olana meslek seçmesi kolay" dememişler, ben olsam derdim.… (5.223)
  • Tartışmak Nedir, Nasıl Olur? "Tartışmak", kelime kökeni olarak açık şekilde "tart"maktan türemiş bir kelimedir.… (4.598)
  • Yöneticilik ve Liderlik Üzerine Bunların üzerine yazıp çizen çok... Bir ukalalık da ben edeyim,… (4.257)
  • Arşiv

Sosyal Medya’da

Follow Us on TwitterFollow Us on LinkedInFollow Us on YouTube

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

MOST LIKED POSTS

  • Neden Türkiye'de Hasan Beyin Takımı Olur Da, Beyin Takımı Olmaz? (55)
  • Yazılım Kariyerinin Başındakilere Ukalalıklar... (40)
  • 8401 Makinayı Nasıl Kapattım? (34)
  • CV Nasıl Yazılır? Nasıl Yazılmaz? (30)
  • Öğrenemediklerim... (30)

Copyright © 2006-2017 · News Pro Theme On Genesis Framework · WordPress